Seyahate çıkanlar genelde otel odasında fazla vakit geçirmek istemezler. Fakat Driftscape adlı fütüristik otel konsepti misafirleri dört duvar arasında kalmaya çok daha kolayca ikna edebilecek gibi gözüküyor. Kanada merkezli tasarım firması Hok’un imzasını taşıyan projede her otel odası biriminin ayrı ayrı uçması ve bütün odaların gerektiğinde merkez üsse havadan ulaşarak burada bir araya gelmesi öngörülüyor.
Hok ekibinin “drone oteli” olarak da adlandırdığı proje gerektiğinde ayrılıp ardından tekrar birleşebilen bölmelerden oluşuyor. Firmanın baş tasarımcısı Ian Rolston’ın Business Insider’a verdiği bilgiye göre, bu hayal gerçekleşirse seyahat sektörü yeniden şekillenebilir, Çin Seddi’ni, Arjantin’deki buzulları ya da Norveç’teki fiyortları keşfetmek bambaşka bir deneyime dönüşebilir.
Yaratıcı otel tasarımlarının seçildiği bir yarışma olan Radikal İnovasyon Ödülleri’nde bu yıl üç finalistten biri olmayı başaran tasarım 28 ülkeden 50’den fazla adayı elemeyi başardı. Driftscape’in de aralarında bulunduğu üç finalistten hangisinin kazanacağı ise ekimde gerçekleşecek törenle belli olacak.
Projeye göre otel 10-15 ayrı birimden oluşacak, bunların isteğe bağlı olarak bağlandığı merkez üssünde ise lobi, bar, lounge, restoran gibi ortak teme içme ve eğlence alanları yer alacak. Drone’larla aynı teknolojiyi kullanacak tüm uçan otel odası konseptleri yaklaşık 20 metrekare büyüklüğünde olacak ve içlerinde iki kişilik bir yatak, banyo ve bir masa bulunacak. Daha kalabalık olarak birlikte konaklamak isteyenler için de bu bağımsız bölmeler birbirleriyle bitiştirilebilecek.
Uçan odaların yolculuk planları oteldeki ekiple birlikte misafirlerin isteklerine göre şekillendirilecek, odalar önceden girilen rotaya yapay zeka sayesinde kendi kendine gidebilecek ve misafirlere sadece manzaranın tadını çıkartmak kalacak. Bu bölmelerde hatıra fotoğrafı çekebilmek için fotoğraf makinesi ve kamera da yerleştirilmiş olacak.
Drone oteli bugünün teknolojisi ile gerçekleştirmek mümkün değil çünkü hali hazırdaki drone motorları bu büyüklükte bir aracı taşıyacak güçte değil. Ancak geçmişin bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz birçok teknolojiyi bugün günlük hayatımızda kullandığımızı düşünürsek belki bu yeni seyahat tipini görmemiz de o kadar uzun sürmez.
(fotoğraflar: Hok)
