Turistik açıdan uzun süre gerektiği ilgiyi göremeyen Malta, son yıllarda popülaritesi hızla artan bir tatil ve kültür destinasyonu konumunda. Başkent Valetta’nın 2018 Avrupa Kültür Başkenti seçilmesi, şimdiden onbinlerce kültür ve tarih turizmi meraklısını bu büyüleyici ‘şövalyeler adası’na çekiyor.
Yıl boyunca sürecek şahane bir etkinlik programıyla 2018’e hazırlanan Malta, kültür ve tarih dışında da bir gezginin arayabileceği hemen her özelliğe sahip: Kışın bile iliklerinizi ısıtan güneş, enfes plajlar ve kıyılar, üç beş kilo alarak eve dönmenize neden olacak ultra zengin bir mutfak, sıcakkanlı ve eğlenceli yerli halk ve tabi henüz makul düzeyde görünen fiyatlar.
Masmavi sularla çevrili Akdeniz adası yılın 300 günü güneşli gökyüzünün keyfini çıkarıyor. Plaj keyifçilerinin dışında derin su ve yüzey dalgıçlarının da ilgi gösterdiği masmavi kıyılar Akdeniz’deki en temiz sulara sahip.
St. John Şövalyeleri’nin üssü
Tarihi 7 bin yıl kadar geriye giden ada, 1070’de Kudüs’te kurulan, 1309’da Rodos’a taşınan Aziz Yuhanna (daha sonra ‘Rodos’) Şövalyeleri tarikatı, 1530’dan itibaren Malta’da üstlenerek faaliyetlerini sürdürdü. Malta Şövalyeleri adını alan tarikat, adada başta hastane ve kiliseler olmak üzere pek çok mimari şaheser kazandırdı.
İtalyanca’yla Arapça’nın birleşiminden oluşan Maltaca ile birlikte İngilizce’nin de resmi dil olduğu ülkeye 2016’da 2 milyon turist gitmişti. 2017’de en az yüzde 50 artması beklenen bu sayının 2018 sonunda ikiye katlanması büyük olasılık. Yurt dışı tatil planı yapanların fazlaca kalabalık ve pahalı olmadan Malta’yı da programlarına almalarında fayda var.
Görseller: pixabay, wikimediacommons, effitimonholiday